Yapay Zekâ ve Dijital Dönüşüm: Çevre Krizinin Çözümü mü, Parçası mı?

21. yüzyılın en dikkat çekici ve hızla gelişen teknolojilerinden biri olan yapay zekâ, sadece iş dünyasını ya da dijital yaşamı değil, artık doğrudan doğayı ve gezegenin geleceğini de etkileyen bir güce dönüşmüş durumda. Bir yandan orman yangınlarını önceden tespit eden algoritmalar, enerji verimliliğini artıran akıllı sistemler ve sürdürülebilir tarım için geliştirilen yapay zekâ çözümleri insanlığı çevre krizine karşı umutlandırıyor. Öte yandan ise devasa veri merkezlerinin enerji tüketimi, yapay zekâ modellemelerinin karbon ayak izi ve teknolojinin endüstriyel kullanımı çevreye yeni yükler getiriyor. Bu çelişki şu kritik soruyu beraberinde getiriyor: Yapay zekâ, gezegenimizi kurtaracak bir araç mı, yoksa doğanın yavaş ama kesin sonunu hazırlayan bir teknoloji mi? Bu yazımızda, yapay zekânın çevresel etkilerini her perspektifi de değerlendirerek ele alacağız ve yeni tanışıyor olduğumuz bu teknolojinin doğayla nasıl bir ilişkisi olabileceğini irdeleyeceğiz.

Her Şeyden Önce Nedir Bu “Yapay Zeka (Artificial Intelligence)” (AI)?

Yapay zekâ (bundan sonra YZ olarak bahsedilecektir), bilgiyi işleyebilen ve en azından yüzeysel olarak insan düşüncesini taklit edebilen bir dizi teknolojiyi kapsayan genel bir terimdir. Bu zeka; bilgisayarların veya makinelerin insan benzeri zekâ gerektiren görevleri yerine getirebilme yeteneğidir. Bu görevler arasında öğrenme, problem çözme, algılama, dil anlama, karar verme ve hatta yaratıcılık gibi bilişsel fonksiyonlar bulunur. Yapay zekâ, karmaşık verileri analiz ederek örüntüleri tanıyabilir, yeni durumlara adapte olabilir ve belirli hedeflere ulaşmak için kendi kendine kararlar alabilir. Yapay zekânın ilkel biçimleri 1950’li yıllardan beri mevcuttur. Ancak son yıllarda teknoloji baş döndürücü bir hızla gelişmiştir; bunun nedeni kısmen bilgisayar işlem gücündeki ilerlemeler ve yapay zekâ modellerinin eğitimi için hayati öneme sahip olan veri patlamasıdır. 1

Madalyonun Aydınlık Tarafı

Yapay zekânın en büyük faydası, verilerdeki örüntüleri yani anormallikleri ve benzerlikleri tespit edebilmesi ve geçmiş bilgileri kullanarak gelecekteki sonuçları doğru bir şekilde öngörebilmesidir. Bu yetenek, YZ’yi çevrenin izlenmesi açısından son derece değerli kılabilir ve hükümetlerin, işletmelerin ve bireylerin gezegenimiz dostu kararlar almasına yardımcı olabilir. Aynı zamanda verimliliği de; düşük karbonlu ulaşım, sürdürülebilir tarım, biyoçeşitlilik, su ve enerji kaynakları ile mineral hammaddelerin varlıklarının korunması, atık ve kirlilik yönetimi gibi çevresel sürdürülebilirlik konularına olumlu katkı sağlayarak arttırabilir.

Örneğin hali hazırda YZ’nın faydasını görüyor olduğumuz örnekler, 2

  • Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), iklim değişikliğini tetikleyen sera gazlarından biri olan metanın petrol ve gaz tesislerinden ne zaman salındığını tespit etmek için YZ kullanmaktadır,
  • Leeds Üniversitesi araştırmacılarının 2023’te geliştirdiği yapay zekâ sistemi, iklim değişikliğinin buzullar üzerindeki etkilerini anlamada kritik öneme sahip bir gelişme olarak öne çıkıyor. Antarktika’daki büyük buz dağlarını insanlardan 10 bin kat daha hızlı haritalandırabilen bu teknoloji, buzulların erime sürecinin detaylı takip edilmesine ve iklim değişikliğinin etkilerini daha iyi belirlenmesine olanak sağlıyor, 3
  • Uydular aracılığıyla elde edilen büyük verinin, yapay zekâ modelleri kullanılarak işlenmesi sonucunda ormanlık alanların tahribatı detaylı şekilde izlenebiliyor ve hızlı müdahale imkânı yaratılıyor,4
  • Google DeepMind laboratuvarı ve Exeter Üniversitesi araştırmacıları, yapay zekâ kullanarak iki saat içinde yağmur yağıp yağmayacağını yüzde 89 doğrulukla tahmin edebilen bir sistem geliştirmiştir. İklim değişikliğinin neden olduğu aşırı hava olaylarının yol açabileceği can ve mal kayıplarını önlemede önemli bir rol oynayacağı düşünülmektedir.5
  • Su kaynaklarının korunması bağlamında yapay zeka modelleri ile akarsu akışı, su kimyası ve kalitesi üzerine hidrometeorolojik tahminler yapılmakta ve izleme esnasında da su kaçakları tespit edilebilmektedir.6
  • Enerji yönetimi ve yenilenebilir enerji alanlarında yapay zeka, enerji üretimi ve dağıtımı ile ilgili tahmin yürütülmesine ve yük/kaynak yönetiminin optimize edilmesine katkı sağlamaktadır.
  • Google, makine öğrenimini projelerinde kullanmak isteyen sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yapmaktadır. Birleşmiş Milletler de Afrika’daki savunmasız topluluklar için iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak amacıyla hava durumu tahminleri, ağaçlandırma projeleri ve atık yönetimi gibi alanlarda yapay zekâyı kullanmaktadır.
  • Son olarak, küresel bir sorun olan iklim değişikliği kapsamında ise yapay zeka, olası senaryolardaki sonuçları tahmin ederek doğal afetleri de içeren iklim değişikliği etkilerinin analiz edilmesine yardımcı olmaktadır.7


Yine örneğin YZ’nın faydasını arttırmak için üzerinde çalışılan projeler:

  • YZ teknolojisi iklim değişikliğiyle mücadele ve diğer kirlilik kaynaklarını kontrol altına alma konusunda büyük bir potansiyele sahiptir. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre yaklaşık 4 milyar insan iklim değişikliğine karşı savunmasız bölgelerde yaşamaktadır; bu da mevcut tüm kaynakların krizi önlemek için kullanılmasını hayati hâle getirmektedir. Örneğin, yapay zekâ özellikle insansız hava araçları gibi diğer teknolojilerle birlikte ağaçlandırma projelerinde önemli bir rol oynayabilir. Bu teknolojiler, erişimi zor olan bölgelerde optimize edilmiş tohum bombalama operasyonları gerçekleştirebilir. Yapay zekâ ayrıca uydu görüntülerini kullanarak ormansızlaşmayı ve doğal karbon depolarını takip edebilir.
  • Bununla birlikte, yapay zekâ ve uydu görüntüleri kullanılarak buzdağlarının hareketi ve buzulların erimesi daha hızlı ve hassas şekilde izlenebilir. Benzer bir yöntemle ağır sanayiler, karbon salınımlarını %30’a kadar azaltmak için emisyonlarını takip edebilir. Hükûmetler de giderek artan şekilde metan salınımı ve hava kalitesini izlemek için yapay zekâyı kullanmayı planlamaktadır.
  • Yapay zekâ, yenilenebilir enerji altyapısı ve akıllı şebekelerin işleyişinde giderek daha kritik bir rol oynamaktadır. Yapay zekâ destekli ekipmanlar, sensörler ve sayaçlardan gelen verileri gerçek zamanlı analiz ederek en verimli şekilde çalışabilir. Bu gelişen teknoloji, su yönetimi ve sürdürülebilir tarımda da önemli katkılar sağlayarak israfı azaltabilir ve ürün kalitesi ile verimini artırabilir.
  • İklim değişikliğinin etkileri giderek şiddetlenirken, yapay zekâ hava koşullarındaki oynaklığı daha doğru tahmin etmek için kullanılabilir. Bu, mevsim dışı yağış, dolu ve fırtına gibi doğal afetlerin takibi açısından çok önemlidir. Yapay zekâ, optimize edilmiş geri dönüşüm süreçleri ve okyanus temizliği projeleriyle atık yönetimini de önemli ölçüde iyileştirebilir.8

Bu tür örnekler, yapay zekânın iklim değişikliği, doğa ve biyolojik çeşitlilik kaybı ile kirlilik ve atık olmak üzere “üçlü gezegen krizinin9” en azından bazı yönleriyle başa çıkmada dünyaya yardımcı olabileceğine dair umutları artırmaktadır.

Madalyonun Karanlık Tarafı

Yeşile dönük faydalardan bahsettikten sonra günümüz bilgi ve birikimiyle, Yapay zekanın tespit edilmiş olası negatif etkileri aşağıdaki şekilde özetlenebilir:10

Enerji Tüketimi ve Karbon Salımı: Yapay zeka sistemleri büyük ölçekli veri merkezlerinde çalıştırılmakta olup bu merkezlerin enerji tüketimi oldukça yüksektir. Uluslararası Enerji Ajansı’nın raporlarına göre, büyük veri merkezleri küresel elektrik tüketiminin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Özellikle fosil yakıtlarla çalışan enerji kaynaklarının kullanımı, sera gazı emisyonlarını artırarak iklim değişikliğini tetiklemektedir. Bu veri merkezlerinin karmaşık elektronik sistemlerini çalıştırmak için büyük miktarda enerjiye ihtiyaçları vardır ve bu enerjinin çoğu hâlâ fosil yakıtların yakılmasıyla sağlanmaktadır. Bu da gezegeni ısıtan sera gazlarının salınımına yol açmaktadır. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) raporuna göre, ChatGPT gibi yapay zekâ tabanlı bir sanal asistana yapılan bir sorgu, bir Google aramasına göre 10 kat daha fazla elektrik tüketmektedir. Küresel verilere erişim sınırlı olsa da, Ajans İrlanda örneğinde 2026 yılına kadar yapay zekâ nedeniyle veri merkezlerinin ülke enerji tüketiminin %35’ine kadar çıkabileceğini tahmin etmektedir.

Elektronik Atık Sorunu: Yapay zeka uygulamalarının yaygınlaşmasıyla birlikte, yüksek kapasiteli işlemciler ve veri saklama sistemlerine duyulan ihtiyaç artmaktadır. Bu durum, eskiyen elektronik cihazların hızla atık haline gelmesine ve geri dönüşüm süreçlerinin yetersiz kalmasına yol açmaktadır. Elektronik atıklarda bulunan ağır metaller ve toksik maddeler, çevre ve insan sağlığı açısından ciddi riskler taşımaktadır. Bu atıklar çoğu zaman civa ve kurşun gibi tehlikeli maddeler içerir.

Doğal Kaynak Kullanımı: Yapay zeka sistemlerinin çalışması için gerekli olan yarı iletkenler genellikle çevresel olarak yıkıcı yöntemlerle çıkarılan nadir toprak elementlerine ihtiyaç duyar. Bu durum, Navigating New Horizons 11 adlı çalışmada da vurgulanmıştır. Ayrıca; veri merkezleri hem inşa aşamasında hem de çalışırken soğutma işlemleri için büyük miktarda su kullanır. Küresel ölçekte yapay zekâ altyapılarının yakında Danimarka’nın —yaklaşık 6 milyon nüfuslu bir ülke— altı katı kadar su tüketebileceği öngörülmektedir. Bu, dünya nüfusunun dörtte birinin hâlihazırda temiz su ve sanitasyon hizmetlerine erişimi yokken büyük bir sorundur.

A Google data center in Council Bluffs, Iowa. Photo: Chad Davis *

*Google, veri merkezlerinin daha az ısı yayan ve dolayısıyla soğutma için daha az enerjiye ihtiyaç duyan donanımlar kullanarak enerji kullanımını önemli ölçüde azalttığını iddia ediyor. Diğer birçok şirket ve araştırmacı da özellikle yapay zeka için daha verimli donanımlar geliştirmeye çalışıyor.12 Bunun yanı sıra, Beyaz saray, 21 Temmuz 2023’te Open AI, Amazon, Anthropic, Google, Inflection, Meta ve Microsoft, yapay zeka teknolojilerini daha güvenli hale getirmek ve kullanıcıları korumak için siber güvenlik yatırımları, ayrımcılık araştırmaları ve içeriklerin yapay zeka tarafından üretildiğini kullanıcılara bildiren yeni filigran sistemleri oluşturmak gibi önlemleri almak üzere gönüllü taahhütlerde bulunduklarını açıkladı. Beyaz Saray, 12 Eylül 2023’te aralarında Adobe, IBM ve Salesforce’un da olduğu sekiz teknoloji şirketinin daha gönüllü taahhütletri kabul ettiğini açıkladı. 13

Cihaz Üretimi/Tüketimi, Kişisel Alışkanlıkların Evrimi ve Atıklar: Alışkanlıklarımızdaki değişimle birlikte süre gelen diğer bir etki temeli ise “cihaz üretimi-tüketimi” ve “atık” hususudur. Malum, gelişen teknolojik imkanlara ayak uydurmak mevcut cihazların “yeterlilik” tartışmasını da beraberinde getirmektedir. Gerek cep telefonları gerek bilgisayar temelindeki ihtiyaç duyulan parça ve internet kullanımıyla birlikte cihazların üretimi kadar, “eski” cihazların atıl duruma gelmesi ve teknolojik atıkların da sayısının ciddi oranda artması sonucu doğurmaktadır. Kuşkusuz ki bu durum, elektronik atıkların ve toksik maddelerin çevreye zarar vermesine, elektronik cihazların üretimi için gereken hammaddelerin çıkarılması süreci de doğal kaynakların tükenmesine ve habitatların tahrip olmasına neden olabilmektedir. Yine, veri merkezleri üzerinde gereksiz yük oluşturan ve iklime zarar veren bir başka alışkanlık olarak; uykuya dalmak için açılan videolar, arka plan gürültüsü olarak kullanılan ses/video kayıtlarına da işaret etmek hatalı olmayacaktır.

Ambalajlama Gereksinimi: Yapay zekâ, perakendeden tıbba, tilyon dolarlık sektörlerde devrim yaratacağı beklentisiyle teknoloji endüstrisinin yeni en parlak oyuncağı haline geldi. 14 Online alışkanlıklarımızın ve online satış platformlarına iyi entegre edilmiş yapay zekalarım kampanyalara ve tüketici alışkanlıklarına etkisi Şirketler için pozitif etkiler yaratmaktadır. Çevreye etkisi sadece enerji tüketimi ve elektronik atıklarla da sınırlı kalmamakta; örneğin, online alışveriş yapmak taşıma ve ambalajlama gereksinimlerini artırmakta, bu da nakliye emisyonlarını ve ambalaj atıklarını çoğaltmaktadır. Bir başka deyişle, internetin sağladığı olanakların doğrudan olduğu kadar dolaylı olarak da çevreye etki ettiğini söylemek gerekmektedir.15

Yapay Zeka’nın Karbon Ayak İzi 16

Yapay zekânın parlak yüzünün ardında, inanılmaz derecede enerji yoğun ve büyük bir karbon ayak izine sahip bir süreç yatmaktadır.

Veri setleri ve modeller karmaşıklaştıkça, yapay zekâ modellerini eğitmek ve çalıştırmak için gereken enerji miktarı da muazzam şekilde artmaktadır. Bu enerji kullanımındaki artış, doğrudan sera gazı emisyonlarını etkileyerek iklim değişikliğini daha da kötüleştirmektedir.

OpenAI araştırmacılarına göre, 2012’den bu yana en ileri düzey yapay zekâ modellerini eğitmek için gereken hesaplama gücü her 3,4 ayda bir iki katına çıkmaktadır. 2040 yılına gelindiğinde, Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) endüstrisinin toplam emisyonlarının küresel emisyonların %14’üne ulaşması beklenmektedir. Bu emisyonların büyük kısmı özellikle BİT altyapısından; veri merkezleri ve iletişim ağlarından kaynaklanacaktır. Bu veriler, yapay zekânın karbon ayak izinin ve çevresel tahribe olan katkısının acilen ele alınması gerektiğini göstermektedir.

Yakın zamanda Massachusetts Üniversitesi araştırmacıları tarafından bazı popüler büyük yapay zekâ modellerinin eğitimi sırasında ne kadar enerji kullanıldığı üzerine bir çalışma yapılmıştır. Sonuçlara göre, bir modelin eğitimi yaklaşık 626.000 pound (yaklaşık 284 ton) karbondioksit üretebilir; bu da New York ile San Francisco arasında yaklaşık 300 kez gidip gelmeye eşdeğerdir — bu miktar, ortalama bir arabanın ömrü boyunca saldığı emisyonun neredeyse 5 katıdır.

Net-Sıfır Taahhütleri17

Modeller birçok durumda büyürken, yapay zekâ şirketleri de sürekli olarak modellerin daha verimli çalışmasını sağlayacak iyileştirmeler üzerinde çalışıyor. ABD’nin en büyük bulut şirketlerinden Microsoft, Google ve Amazon’un karbon negatif veya nötr taahhütleri bulunuyor. Google yaptığı açıklamada, ofisini ve veri merkezlerini tamamen karbonsuz enerjiyle çalıştırma hedefiyle 2030 yılına kadar operasyonlarında net sıfır hedeflediğini söyledi. Şirket ayrıca, tesislerindeki soğutmayı doğrudan kontrol eden bir teknoloji ile veri merkezlerinde enerji verimliliğini artırmak için yapay zekayı kullanıyor.

Yapay Zeka ve Hukuk Gelişmeleri

Yapay zekanın toplum yararına ve güvenli biçimde gelişip kullanılabilmesi için kanuni düzenlemeleri zorunlu kılmıştır. Bunun için her ülke, birlik ve bölge tabiri caizse yapay zeka teknolojisini regüle ve kontrol etme kaygısına düşmüştür. Bunlardan bazı önemli olanları aşağıdadır:

  • OECD AI Principles: yapay zekaya ilişkin ilk defa hükümetler arası bir standart oluşturmak üzere 22 Mayıs 2019 tarihinde OECD Konseyinde kabul edilmiştir. OECD Yapay Zeka İlkeleri, yapay zekada inovasyonu ve güveni teşvik etmeyi amaçlarken, yapay zekanın insan hakları ve demokratik değerlere uygun olarak gelişmesini sağlamayı da hedeflemektedir.
  • G20 AI Principles: G20 ülkeleri 2019 yılında gerçekleştirilen Osaka Zirvesi’nde, OECD Yapay Zeka İlkeleri temel alınarak hazırlanan İlkeleri kabul etmiştir. Yapay zeka teknolojilerine geliştirebilmek için kamuoyunun güvenini arttıracak insan odaklı bir yaklaşımla benimsenen bu ilkeler bağlayıcı değildir.
  • The European AI Alliance: Avrupa Yapay Zeka İttifakı, yapay zeka konusunda açık bir politika diyaloğu oluşturmak için Avrupa Komisyonu tarafından başlatılan bir insiyatiftir. Avrupa Yapay Zeka İttifakı ilk toplantısını 26 Haziran 2019’da yaptı ve Güvenilir Yapay Zeka İçin Politika ve Yatırım Önerileri’ni sunmuştur.
  • Ethics Guidelines for Trustworthy AI: AB Komisyonu 2019 yılının Nisan ayında Güvenilir Yapay Zeka için Etik İlkeler Rehberi’ni yayınladı. Rehberin tespit ettiği yedi temel ilke şunlardır:
  • İnsan unsuru ve gözetim,
  • Teknik sağlamlık ve güvenlik,
  • Gizlilik ve veri yönetişimi,
  • Şeffaflık,
  • Çeşitlilik, ayrımcılık yapmama ve adalet,
  • Toplumsal ve çevresel fayda,
  • Hesap verebilirlik.

  • THE EU AI ACT: Avrupa Komisyonu, 21 Nisan 2021 tarihinde yapay zekaya ilişkin ilk yasal düzenleme olarak Yapay Zeka Yasası (AI Act) bir yandan iç pazarın işleyişinin geliştirilmesini, diğer yandan insan odaklı ve güvenilir YZ teknolojilerinin benimsenmesini teşvik etmeyi hedeflemektedir. AB böylece yenilikçiliği desteklerken, YZ sistemlerinin olası zararlı etkilerine karşı sağlığın, güvenliğin, çevrenin yanı sıra demokrasi ve hukukun üstünlüğü dâhil temel hakların korunmasını amaçlamaktadır.18
  • Türkiye: AI Act’in Avrupa Birliği’nde onaylanmasının ardından, bu konuda Türkiye’de de düzenleyici bir çerçeve oluşturulması amacıyla, Yapay Zeka Kanun Teklifi, 24 Haziran 2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmuştur.

AI Act ile getirilen düzenleyici çerçeve, yapay zekanın sunduğu yenilikçi çözümlerden faydalanırken, olası riskleri minimize etmeye yönelik stratejiler geliştirilmesini de içeren, risk seviyelerine göre farklı düzenlemeler ve gereksinimler öngörmektedir. AI Act ile Teklif’i karşılaştırıldığında, Teklif, AI Act’in bazı düzenlemelerinden esinlenmiş olmakla birlikte, kapsam açısından bakıldığında, mevcut teklifin çok daha dar bir çerçeve sunduğu görülmektedir. Teklif’in tartışıldığı bir dönemde yapay zeka alanında ülkemizin ilk ulusal strateji belgesi olma özelliği taşıyan “Ulusal Yapay Zeka Stratejisi 2021-2025 Eylem Planı” ile ilgili olarak Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, yapay zeka alanında son dönemde yaşanan gelişmeler ve ülke ihtiyaçları göz önünde bulundurularak, 12. Kalkınma Planı doğrultusunda söz konusu eylem planının güncellendiğini duyurdu. 19

Sonuç:

Carl Sagan, 1994 yılında yayımlanan Pale Blue Dot kitabında, Voyager 1 uzay aracının 1990 yılında yaklaşık 6 milyar kilometre uzaklıktan çektiği Dünya fotoğrafı üzerine şu çarpıcı sözleri söylemiştir:

Yeniden bakın o soluk ışık noktasına. Orası burada. Orası evimiz. Orası biziz. Üzerinde sevdiğiniz herkes, tanıdığınız herkes, duyduğunuz herkes, var olmuş tüm insanlar hayatlarını orada geçirdi. Tüm mutluluğumuz, acımız, binlerce din, ideoloji ve ekonomik doktrin, her avcı ve toplayıcı, her kahraman ve korkak, uygarlığın yaratıcısı ve yok edicisi, her kral ve köylü, her genç çift, her umutlu çocuk, her anne ve baba, her mucit ve kâşif, her ahlak öğretmeni, her yoz politikacı, her süperstar, her yüce lider, her aziz ve günahkâr orada, bir toz zerresi üzerinde asılı duran güneş ışını içinde yaşadı. Dünya, dev bir kozmos arenasındaki tek sahnemizdir.”

Bilim insanlarına göre ise, Dünya’nın fiziksel olarak tamamen yok olması yaklaşık 5 milyar yıl sonra, Güneş kırmızı dev evresine girip genişlediğinde gerçekleşecek. Fakat bilimsel tahminlere göre, 5 milyar yıl daha Dünya tüm insanlık için ortak yuvamız olmaya devam edecek, çünkü başka Dünya yok. Yapay Zeka rüzgarı arkasına alarak son hız bir ivme ile gelişmeye devam ederken, yukarıda açıklananlar doğrultusunda görmekteyiz ki; teknolojinin, doğayı onarma gücüne de, yok etme gücüne de sahip olduğu bu paradoksal durum, yapay zekâ teknolojilerinden vazgeçmemiz gerektiği anlamına gelmiyor; aksine, sürdürülebilir, akılcı ve dengeli bir yaklaşımla bu teknolojilerin çevresel faydalarını maksimize ederken, olumsuz etkilerini en aza indirgeyebiliriz. Onu hangi yöne çevirdiğimiz ise insanoğlunun etik pusulamıza bağlı gözüküyor.20

Kaynakça

1 : AI has an environmental problem. Here’s what the world can do about that.

2 İki Ucu Keskin Kılıç: Yapay Zekâ Çevre Krizinin Çözümü mü, Parçası mı?, Dosya / Çevre Fatih Sinan Esen | Kriter Dergi

3 https://tc.copernicus.org/articles/17/4675/2023

4 https://agencia.fapesp.br/researchers-use-ai-to-define-priority-areas-for-action-to-combat-deforestation-in-the- amazon/39412

5 https://www.bbc.com/news/technology-58748934

6 Yapay Zeka ve Çevresel Sürdürülebilirlik – escarus.com

7 Nishant, R., Kennedy, M., & Corbett, J. (2020). Artificial intelligence for sustainability: Challenges, opportunities, and a research agenda. International Journal of Information Management, 53, 102104.

8 Is AI a Blessing or Curse for the Environment? – Spiceworks

9 Üçlü Gezegen Krizi, Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanan ve gezegenimizin karşı karşıya olduğu üç büyük çevresel tehdidi ifade eder: iklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybı ve kirlilik. Triple planetary crisis – Wikipedia

10 Yapay Zekanın Toplumsal ve Çevresel Etkileri | Narter & Partners

11 Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından yayımlanan bu rapor, yapay zekanın çevresel etkilerini dört ana başlık altında incelemektedir.

12 https://news.climate.columbia.edu/2023/06/09

13 Yapay Zeka ile ilgili Hukuki Düzenlemeler ve Gelişmeler –

14 Yapay zekanın yükselişiyle karbon ayak izi de artıyor

15 Çevrimiçi Alışkanlıklarımızın Çevre ve İklim Değişikliğine Etkisi – Üstad Dergi

16 The Real Environmental Impact of AI | Earth.Org

17 Yapay zekanın yükselişiyle karbon ayak izi de artıyor

18 AB Yapay Zeka Yasası Yayımlandı

19 Türkiye’de Yapay Zekanın Düzenlenmesine İlişkin Gelişmeler | Gün + Partners

20 İki Ucu Keskin Kılıç: Yapay Zekâ Çevre Krizinin Çözümü mü, Parçası mı?, Dosya / Çevre Fatih Sinan Esen | Kriter Dergi

Alakalı İçerikler

Aylık Bültene

Ücretsiz Abone Ol

Elektrikli araç dünyasındaki son gelişmeler ve özel fırsatlar doğrudan mailine gelsin!

Spam gönderilmez. Dilediğiniz zaman ayrılabilirsiniz.